Kayıt Tarihi: 12 Haziran 2019 Çarşamba 00:40
Seyahatnamelerde Ereğli
1961 yılının 6. Ayının 16'sında Eregli'de iki kuşaktır eczacı bir ailenin ikinci oğlu olarak dünyaya geldim.Turgut Reis Ilkokulu'nun ardından Galatasaray Lisesi'ni 1980'de bitirdim..On yaşlarından beridir kokusunda büyüdüğüm Memleket Eczanesi beni eczacı yaptı.Askerlik görevini yerine getirdiğim 1986-87 Çanakkale Deniz Hastanesi dönemi dışında dedemin eczanesinde babamla birlikte çalıştık.Halen üçüncü kuşak olarak dede yadigârı Memleket Eczanesi'ni sürdürmeye çalışırken 2004'ten bugüne Ecz. Sabit Duran'ın Ereğli Tarihi'ni yayınlamak üzerine başladığım çalışmalar beni bir yerel tarih tutkunu haline getirdi.Geçen yılsonu yayımlanan "Kastamonu ve Bolu Salnamelerinde Ereğli" adlı bir kitabım var..
Pierre Joseph de Beauchamp

Bu ay, iki yüzyıldan fazla geriye giderek, Karadeniz’in bugünkü doğruluğa yakın ilk haritasının ölçüm ve çizimlerini yapmış olan Fransız diplomat, din adamı ve astronom Pierre Joseph de Beauchamp’ı anlatacağız sizlere..

1752 -1801 tarihleri arasında yaşamış olan Beauchamp, Vesoul’de Şehir Meclisi üyesi bir avukatın oğlu olarak dünyaya geldi. Dini eğitimin ardından Collège de France’da astronomi okudu. 1781’de Amcası Bağdat’a Konsolos ve Piskopos olarak atandığında, onunla birlikte Dışişleri görevine başladı. Bu dönemde astronomik gözlemler de yaptığı gezilere katıldı.

1790’da Fransa’ya döndükten sonra, 1795’te Umman’ın Maskat kentinde elçilik görevi aldı. 1799’da, o tarihte Mısır’ı işgal etmiş olan Napolyon tarafından İstanbul’a elçi olarak gönderildi; ancak gemisi yolda İngiliz Kraliyet Donanması tarafından ele geçirildi ve Fransa’yla savaş halinde olan Osmanlı Devletine teslim edildi. Fransız Büyükelçiliği personeli ile birlikte hapsedildiği Yedikule’de üç yıl kaldı. Beauchamp, Amiens Antlaşması ile serbest bırakılıp Fransa'ya dönüşünden sonra hayatını kaybetti.

Pierre Joseph de Beauchamp’ın kentimiz açısından önemi, Mısır’a gitmeden önce 1795-97 yıllarında yaptığı seyahatlerde gerçekleştirdiği Karadeniz araştırmasıdır. Güney kıyısının doğru ölçümlere dayanan bir haritasını çıkartmayı amaçlayan bu gezinin raporu, 1813 yılında yayımlanan bir Seyahatnamede (1) yer almıştır. Üç cilt olan bu eserin 2. Cildinde yer alan metnin kitaba alınış gerekçesini editörü şöyle belirtir: (2)

“Okuyucularımıza Bay Morier'nin Seyahatinin ardından, Maskat Konsolos Yardımcısı Bay Beauchamp tarafından kaleme alınmış, Konstantinopolis'ten Trabzon'a Seyahatin Coğrafi ve Tarihi Anıları metnini sunmanın uygun olacağını düşündük. Bu metin, yalnızca Kahire'de basılmış oldukça nadir bir eser olan Décade Egyptienne’de yayımlanmıştı. Belirtmemiz gerekir ki, metni bize Bay Langlès’nin verme nezâketini gösterdiği imzalı bir elyazmasına dayanarak tekrar yayınlıyoruz. Bay Beauchamp'ın adı, kamu nezdinde onun lehine söyleyebileceğimiz her şeyden daha güçlü bir tavsiyedir.”

Beauchamp geziye çıkışlarını şu şekilde anlatmaya başlar: (3)

“Coğrafyacılar doğudan batıya Karadenizin uzunluğu konusunda tam bir bilgiye sahip olmayı uzun yıllardan beridir çok isterler, bu denizin boyutları hakkında sadece kaptanların pek emniyetli olmayan rotalarından fikir yürütülmektedir; iki bilim adamı seyyah, Chardin ve Tournefort (4) coğrafyaya karşılıksız hizmet ederek bölgeyi gezdiler; ancak ikincisinin kat ettiği milleri günlüğünde deniz milinin üçte biri olarak kaydederek ölçümlemeyi hatalı hale getirdiğini de belirtmemiz gerek.”

Bu girişin ardından, daha önce Karadeniz bölgesinde Fransızlar tarafından geçmişte yapılmış ve bizi çok fazla ilgilendirmeyen ölçümleri de anlattıktan sonra, kendisinin bu konuda görevlendirilmesini şöyle dile getirir: (5)

“Hükümetimiz tarafından Maskat’ta onur verici bir göreve atandığımızda, Boylam Bürosu (6) güzergâhımızın Constantinople, Trabzon ve Erzurum üzerinden olmasını talep etti. Savaş şartları yolculuğumuzu çok uzattı, Venedik’ten Livourne’a dek sürekli İngilizlerin tâkibi altındaydık. Constantinople’a, geçen yıl (Cumhuriyetin V. Yılı) 14 vendémiaire’de (7) varabildik.”

Istanbul’a vardıkları sonbahar mevsiminde çıkılacak bir Karadeniz yolculuğu, o dönemin şartlarında çok tehlikelidir. Üstelik, Osmanlı hükümeti, yabancıların Karadeniz’de seyahatlerine hiç de sıcak bakmamaktadır. Uzun süren görüşmelerin ardından, önce karayolu ile gidişlerine izin çıkar, ancak Karadeniz’de yapmaları gereken ölçümler açısından bunu kabul etmeleri imkânsızdır. Deniz seyahati konusunda ısrar ederler, Dîvan tarafından bunun olamayacağı cevabı verildiğinde; yüzyılın başında Tournefort’a verilmiş olan izin gündeme getirilir. Uzun süren müzakerelerin ardından, nihayet izin alınır ve V. Yılın 15 prairial’inde (3 Haziran 1797) Rumeli Kavağı’ndan yelkenlileriyle yola çıkarlar. Çoğunlukla kıyıdan açıkta yaptıkları yolculuktan sonra 6 messidor (24 Haziran) sabahı dokuzda Trabzon’a varırlar.

Kenti ve bölgeyi gezerek inceledikleri bir dönemin ardından 22 messidor’da (10 Temmuz) kendilerini Sinop’a kadar kıyıya yakın seyrederek götürecek bir tekne kiralayarak tekrar yola çikarlar. Astronomik ölçümleri yaparak devam ettikleri yolculukları boyunca 26’sında (14 Temmuz) Giresun’a, 4 thermidor’da (22 Temmuz) Jason Burnuna, ertesi gün ise Fatsa ve Ünye’ye ulaşırlar. 9’unda (27 Temmuz) Ünye’den ayrılıp yollarına devam ettiklerinde, Samsun Körfezi’ne girerken yaptıkları ölçümlerle eski haritaların özellikle bu bölgede ne kadar hatalı olduğunu hayretle fark ederler. 13 thermidor (31 Temmuz) günü karadan daha kesin ölçümler yapabilecekleri Sinop’a varmışlardır.

Kenti bir süre gezip, antik eserleri inceledikten sonra; (8) 20 thermidor’da (7 Ağustos) kiraladıkları yeni bir tekneyle tekrar denize açılırlar. 26’sında (13 Ağustos) Akliman’a, 4 fructidor’da (21 Ağustos) Kerempe Burnu’na ve aynı günün öğlen saatinde Gideros Koyu’na ulaşırlar. Bundan sonraki durakları, Amasra’dır.

Cumhuriyetin V. yılının 7-17 Fructidor’unda (24 Ağustos-3 Eylül 1797) tarihlerinde kentimizde bulunmuş olan Beauchamp’ın metninde Amasra’dan itibaren olan bölümünün çevirisini aşağıda bulacaksınız: (9)

“Ayın beşinde [22 Ağustos] öğlene doğru Amasra’da [metinde Amassero] (Amastro) kalenin güneyindeki küçük limana demir attık. Burası yıkık duvarlarla çevrili bir tepe ya da yarımadaydı. Kalenin kuzeyinde, kayıkların barındığı başka bir liman daha var, limanın kuzey tarafında bir adayla birlikte. Bizim girdiğimiz liman daha korunaklıydı ve bir rıhtımın kalıntıları da görülüyordu. Antik dönemden kalma güzel korunmuş kalıntıların olduğu şehrin güneyini gezmeye çıktık. Her yere dağılmış mermer ve granit sütunlardan bahsetmeyeceğiz, halkını sevimli ve konuksever bulduğumuz yörenin bilim adamları için çok daha kolay olabilecek araştırmasını biz sekiz günde yapamazdık. Şehrin yakınlarında bir bahçede bulduğumuz ilk yapı, hâlâ iyi korunmuş durumdaydı. Kentin tarihini bilmeden neyle ilgili olduğunu anlayamayacağımız iki Yunanca kitabe duvarlarından birinin üzerinde bulunuyordu.

Beş ayak yüksekliğinde ve iki buçuk ayak genişliğinde eğik bir şekilde yatan güzel bir mermer kaide gördük, bir tarafında bazıları zor okunabilen iri harflerle yazılmış Latince bir kitâbe vardı. Toprak altında gömülü bir sıra harf daha olsa gerekti.

Latince bir kitâbenin altında, sağ kolunu kaldırmış çıplak bir atlı: atın ayaklarının altında bir çocuk; aşağıda oturan bir adam ve yanında taştan inşa edilmiş biri kubbeli, diğerinin üzerinde bayrak olan kübik iki bina resmeden alçak bir röliyef bulunmaktaydı.

Dağın arka tarafında, konik yapılı büyük taş bir bina gördük: Elli ayak yüksekliğe ve daha fazla bir uzunluğa sahipti. Sol tarafta yan kapıya doğru uzanan kemerli güzel bir galeri vardı. Duvara pencereler açılmıştı, aynı hatta büyük bir tabaka sol tarafa doğru birebir aynı bir yapıya tonozlu bir geçişle bağlanmaktaydı.

Bu yapıların üst tarafında, üzerinde okunamayan Yunanca ya da Latince bir kitâbe ile güzel bir mozole bulunmaktaydı. Kırsal kesim çok büyük bir zenginliğe sahipti, aralarında hâlen ayakta sütunların görüldüğü bahçeler limanın yakınında arka arkaya uzanmaktaydı.

Cenevizliler tarafından yapıldığı düşünülebilecek üç yüz ayak uzunluğunda yüz elli ayak genişliğinde birçok iç bölmesi olan tuğla bir yapının duvarlarını gördük.

Buranın boylamını 30° 4' 49"; birçok yıldızın meridyen yüksekliğinden saptadığımız enlemini ise 41° 46' 3" olarak saptadık.

Amasra’dan 5’i 6’ya [22-23 Ağustos] bağlayan gece yola çıktık. Sis ve ters esen rüzgârlar Bartın [metinde Bartine] (Bartheni) nehrine girmemize yol açtı. Dağların arasında kıvrımlı bir akışı olan bu nehire teknelerin girmesi zordur. Kıyısı sarp kayalar ve ormanla kaplıdır, bir körfeze girildiği düşünülür ancak kumluk zeminine tekneyi oturtmamak için dikkatli olunmalıdır. Denizden üç yüz toise (10) içerde demir atmış kayıklar gördük. Buradan İstanbul’a [metinde Constantinople] bol miktarda kereste gönderilir: Üç mil içerdeki şehre gitmedik. Gemicilerimiz Bartın’ın eskiden önemli bir şehir olduğunu söylediler. Nehir ağzının boylamı 29° 53' 45", enlemi ise 41° 42' 53"dür.

Ayın 7’si [24 Ağustos] şafakla kıyıyı izleyerek hareket ettik. Amasra kıyısından daha az olmak üzere ekilmiş bölgeler arasına serpilmiş ormanlar var. Sahil boyunca birçok koy ve kumsal bulunmakta.

Akşam Ereğli’ye [metinde Eregri] (Héraclée) vardık, ve şehrin güneydoğu bölümüne demirledik; bu antik kent artık harabeye dönüşmüş duvarların içinde bir köyden ibaret.

Şehrin ucunda, güneybatı tarafında denize doğru yüz toise [yakl. 195 metre] kadar uzanan antik bir iskele ya da dalgakıran görülüyor; şehirle Baba burnu dağının arasında bir liman oluşturmakta. Burası tersanenin olduğu ve büyük teknelerin demirlediği yer: İki ay önce denize indirilmiş bir fırkateyn görülüyor. Bir limanın kalıntıları göze çarpmaktaydı: Bunun sadece denizin dalgalarını kırmak için olduğunu düşünüyoruz. Tekneler için derinlik çok az; evlerden çok bahçelerin olduğu şehre girmedik; ayakta kalmış hiçbir antik eser görülmüyordu; çok sayıda yıkılmış sütun vardı.

16 fructidor’a [2 Eylül] kadar şiddetli batı rüzgârından korunmak için Ereğli’de kaldık.

Boylam, 29° 3' 55", enlem 41° 17' 51" olarak gözlendi.

Sonunda 17 fructidor’da [3 Eylül] Ereğli’den yola çıktık; üç mil kadar oldukça alçak olan sahil boyunca yol aldık.

18’inde[4 Eylül], sabah onbirde, ilk geçişimizde boylamını 27° 54' 30" olarak saptadığımız küçük Kefken limanının önünden geçtik. Burası Kerpe’nin [metinde Kirpé] batısındadır; Donanma tarafından çizilen Karadeniz haritasında yanlışlıkla diğer yönde gösterilmiştir.

Akşam saatlerinde kabarık bir denizde arkamıza aldığımız rüzgârla Boğaz’a girdik. Gece demir attık, 19’unda [5 Eylül] aletlerimizi tekrar kontrol ettiğimiz ve yurttaş Louis Berthould’un 29 numaralı deniz saatindeki küçük boşluğu gözlediğimiz İstanbul’a [metinde Constantinople] geldik.”

Bundan sonraki günleri aldıkları notları derleyip anılarını yazmaya ve yaptıkları ölçümlere dayanan yeni haritayı çizmeye ayırırlar. Deniz üzerinde yaptıkları ölçümlerin revizyonunun çok zaman aldığını belirten Beauchamp, gece gündüz çalışmalarına karşın sonuçları Deniz Bakanlığı’na ancak 10 vendemaire (1 Ekim) tarihinde elçilik aracılığıyla gönderdiklerini yazar.

Beauchamp’ın ölçümlerinden sonra, tüm Karadeniz haritaları tekrar çizilmiştir.

DİPNOTLAR..........................................................................

(1) Voyage en Perse, en Arménie, en Asie-Mineure, et à Constantinople, fait dans les années 1808 et 1809; par M. Jacques Morier, secrétaire d'Ambassade à la cour de Perse [1808 ve 1809 yıllarında İran Büyükelçiliği Sekreteri Jacques Morier tarafından yapılmış İran, Ermenistan, Küçük Asya ve Constantinople Seyahati] – Traduit de l'anglaıs, Par M. E**. – Nepveu, Libraire, Paris, MDCCCXIII.

(2) A. G. E. Cilt I, Sayfa: viij.

(3) A. G. E. Cilt II, Sayfa: 261.

(4) Fransız bir kuyumcu olan Jean Chardin (1643-1713) ülkesinin ilk Doğu seyyahlarındandır. 1665 yılında çıktığı ilk seyahatinde İran ve Hindistan’ı, 1671’de ise Türkiye, Kafkasya ve İran’ı gezmiş, 1711’de yayımladığı Seyahatnamesi Türkçeye Stefanos Yerasimos’un editörlüğünde Ayşe Meral tarafından çevrilerek Kitap Yayınları’ndan 2014 yılında yayımlanmıştır. Chardin, Karadeniz seyahatini Kefe (Kırım) üzerinden yaptığı için yöremize uğramamıştır. Tournefort ise yazı dizimizin ilk Seyyahı idi, Fransa Kralının emriyle çıktığı yolculukta, 1 Mayıs 1701 günü kentimizde bulunmuştur.

(5) A. G. E. Cilt II, Sayfa: 262.

(6) Boylam Bürosu (Bureau des Longitudes) Fransa’da, devrimden sonra 25 Haziran 1795'te Peder Gregoire tarafından kurulmuş, temel amacı o dönemde stratejik bir konu olan deniz üzerindeki boylamların belirlenmesiyle ilgili astronomik sorunları çözmek olan bir kurumdu. Bu amaçla, jeofizik ve astronomik alanlarda bilimsel keşif gezileri düzenlemek de görevleri arasındaydı.

(7) Beauchamp, raporunda tarihleri Fransa’da o dönemde kullanılan Cumhuriyet Takvimine göre vermiştir. Bu takvim, devrimden dört yıl sonra, 5 Ekim 1793 tarihinde alınan kararla uygulanmaya başlanmış; 1. Günü olarak Cumhuriyetin ilan edildiği 22 Eylül 1792 tarihi kabul edilmiştir. Bir yılın 30 günlük 12 aya, her ayın 10 günlük 3 haftaya bölündüğü takvimde yılın son ayına 5 gün eklenir; 4 yılda bir eklenen artık gün ise devrim şöleni olarak kutlanırdı. Cumhuriyet Takvimi, Napolyon tarafından 1 Ocak 1806’da günümüzde kullanılan Gregoryen takvime tekrar dönülme kararı alınana kadar 13 yıldan fazla kullanılmıştır.Metin içindeki tarihlerin yanında Gregoryen takvimde denk geldikleri günleri belirteceğiz. Buradaki tarih, 5 Ekim 1796 günüdür.

(8) Metnin bu bölümünde (Sayfa:283) Beauchamp, ilginç bir olay anlatır. Kent surları üzerindeki bir kuleyi incelerken, yapımında kullanılmış mermerden antik bir heykel başı dikkatlerini çeker. Oldukça yıpranmış ve kazınmış mermeri dikkatle incelediklerini gören iki Türk yanlarına gelir ve altmış kuruş karşılığında o parçayı gece çıkartarak onlara vermeyi teklif eder. Heykel oldukça yıpranmış olduğu için, bu miktar Fransızlara fazla gelir ve gene de parçayı Paris Müzesi’ne göndermeyi isteyerek yirmi kuruş vermeyi önerirler. Pazarlığın sonucunu belirtmeyen Beauchamp, buradan Sinop surlarının anlatımına geçmiştir.

(9) A. G. E. Cilt II, Sayfa: 288-292.

(10) Metrik sistemden önce Fransa’da kullanılan bir uzunluk ölçüsü. 1 toise 1,949 metredir. Buradaki uzaklık yaklaşık 585 metreye karşılık gelir.

 
Gösterim : 3204
YORUMLAR
Web sitemiz 04.03.2012 tarihinden itibaren;
Toplam: 21548970, Bugün: 3075 kez ziyaret edilmiştir.