Kayıt Tarihi: 10 Ağustos 2018 Cuma 19:30
Seyahatnamelerde Ereğli
1961 yılının 6. Ayının 16'sında Eregli'de iki kuşaktır eczacı bir ailenin ikinci oğlu olarak dünyaya geldim.Turgut Reis Ilkokulu'nun ardından Galatasaray Lisesi'ni 1980'de bitirdim..On yaşlarından beridir kokusunda büyüdüğüm Memleket Eczanesi beni eczacı yaptı.Askerlik görevini yerine getirdiğim 1986-87 Çanakkale Deniz Hastanesi dönemi dışında dedemin eczanesinde babamla birlikte çalıştık.Halen üçüncü kuşak olarak dede yadigârı Memleket Eczanesi'ni sürdürmeye çalışırken 2004'ten bugüne Ecz. Sabit Duran'ın Ereğli Tarihi'ni yayınlamak üzerine başladığım çalışmalar beni bir yerel tarih tutkunu haline getirdi.Geçen yılsonu yayımlanan "Kastamonu ve Bolu Salnamelerinde Ereğli" adlı bir kitabım var..
Richard Pococke

Richard Pococke döneminde İngiltere’de önde gelen bir ailenin çocuğu olarak 1704’de Southampton’da doğdu. Cambridge’de okudu, kilisede yükselerek ileriki yıllarda Başrahip derecesine dek geldi.

1733-36 yılları arasında önce Avrupa’da yaptığı gezinin ardından 1737’de doğuda üç yıl süren bir geziye başladı. Mısır'dan başlayarak Kutsal Topraklar, Kıbrıs, Girit, Ege adaları, Küçük Asya ve Kuzey Yunanistan'ı ziyaret etti. Mısır uygarlığının ilk ayrıntılı açıklamalarını içeren kitabının birinci cildi A Description of the East and Some other Countries [Doğu ve Bazı diğer Bölgelerin Tasviri] adıyla 1743 yılında, ikinci cildi ise, 1745’te yayımlandı. İkinci cilt, Observations on Palæstina or the Holy Land, Syria, Mesopotamia, Cyprus, and Candia [Filistin ya da Kutsal Topraklar, Suriye, Mezopotamya, Kıbrıs ve Kandiye üzerine İncelemeler] ve Observations on the islands of the Archipelago, Asia Minor, Thrace, Greece, and some other parts of Europe [Adalar Denizi, Küçük Asya, Trakya, Yunanistan ve Avrupa’nın bazı diğer bölgeleri üzerine İncelemeler] adlı iki bölüme ayrılmıştır .

Pococke, gezdiği yöreleri anlatırken Strabon, Herodot, Diodorus, Pliny, Ptolemaios, Pomponius Mela, Pausanias, Philostratus ve Aelian gibi birçok antik Yunan ve Roma yazarının eserlerinden yararlanarak antik kentleri tanıtır. Eseri, döneminin Osmanlı yönetimi, ticareti, gelenekleri, mimarisi ve doğal tarih hakkında çok önemli bilgi içermesine karşın, Türkçeye çevrilmiş değildir.

Eserine eşlik eden Küçük Asya haritası dikkatli izlenecek olursa, güzergâhın da kesik çizgilerle işaretlendiği görülecektir. Ege Adalarını gezdikten sonra İyonya bölgesini İzmir, Urla, Efes, Manisa, Milas gibi antik kent yerleşimleri başta olmak üzere dolaşan Seyyah, daha sonra İç Anadolu yöresine yönelir ve antik Frigya ve Galatya bölgelerini anlatır. Ankara’dan daha doğuya geçmeyen Pococke buradan kuzeye yönelerek Çerkeş üzerinden batıya döner ve Gerede-Bolu-Hendek-İzmit üzerinden Marmara Bölgesine girerek Boğazları, Bursa yöresini ve bazı adaları gezdikten sonra Trakya’ya; oradan da Yunanistan’a geçer.

Görüldüğü üzere, Pococke yöremize teğet geçmiştir. Eserinde Ereğli, iki noktada konu edilir.

Ankara’dan ayrıldıktan sonra kuzeye yönelen ve Kızılcahamam-Çerkeş yürelerini gezen Seyyah, anlatımında bu bölgeye şöyle değinir: (1)

Buraya ulaşmak için ana yoldan ayrıldıktan sonra, Ankara’ya [metinde Angora] altmış altı mil uzaklıktaki Gerede’ye [metinde Geredy] ulaşmak üzere üçüncü kez gene ana yola döndük. Kent, Gerede nehrinin her iki tarafındaki sırtlarda yer almakta. Burada antik dönemden kalma bir eser göremedim. Hamamlardan dönerken gördüğüm diğer tüm evler gibi bu kasabanın evleri de köknar ağacından inşa edilmiş; birbiri üzerine dizilmiş ağaç kütükleri köşelerde birleştirilmiş, tabanda kaplanmış şekilde. Burada alışılagelmiş kırmızı deri üretimi de var, ayrıca kuzey ve batıda yetiştirilen Ankara keçisinin yünleri burada satın alınıp Ankara’ya gönderiliyor, bu bölgede yün eğirmeye izin verilmemekte. Burası Karadenizden [metinde Euxine denizi] yaklaşık elli dört mil uzaklıkta, en yakın kent Heraklea olabileceğini düşündüğüm Ereğli[metinde Eliry]. Bu nehir iki yerden geçer, Mengen ve Devrek [metinde Mangeri ve Dourleck]. Mithridates Ctistes (2) tarafından bir kale olarak kullanılan Paflagonya’daki Olgastrys dağının altındaki Ciniata ya da Antik Roma yolu menzillerinde geçen Anadynata gibi antik kentlerin hiçbirinin nerede olduğu bilinmiyor.

Bu anlatımın ardından başlayan “Of Borla, Nicomedia, and some other places in Bithynia and of the Princes Islands [Bolu, İzmit ve Bitinya’da bazı farklı yerler ve Prens Adaları üzerine]” başlıklı 18. Bölümün başlangıcında Ereğli’nin geçtiği bölüm, aşağıdaki gibidir: (3)

Mariandinler ve Kokonlar tarafından iskân edilen Bitinya’nın bu bölümü Parthenius ve Hippius (Bartın ve Melen) nehirleri arasındadır. Ayın dördünde çok hoş bir bölgede on altı mil yol aldık ve nefis bir vadide bir köye vardık. Burada, at kiraladığım bir eve gittik ve aynı yerden edindiğim kilimi koruda bir derenin kıyısındaki ağaçlığa serdik. Burada köylülerin keneviri dövmeden elleriyle kabuğunu soyarak kenevir ipi yaptıklarını gördüm. Ayın beşinde Bolu’ya doğru bir göl yakınındaki hoş bir ağaçlık bölgede dört mil yol aldık. Gölün çevresi dört mil kadardı, Çağa Gölü [metinde Chagah-Guel, bugünkü Yeniçağa] adını taşıyordu ve alanının dört ya da beşte biri kadar dolu,ancak sağlıksız bir görünüme sahipti.

Bolu, bir fersah genişliğinde ve dört fersah uzunluğunda hoş bir vadinin batı ucuna yayılmıştı. En güzel yanı, [İtalya’da, Venedik yakınlarında bir kent olan] Padua adındaki bölgeye olan benzerliği idi, her iki yamacındaki tepelerde yerleşmiş köylerle [Padua bölgesindeki] Euganean tepelerini andıran bir havası vardı. Bu kent, Eski Sarum kentine ait olduğunu sandığım bazı eski sur kalıntılarının bulunduğu bir ovanın güney batı yakasındaki bir tepenin üzerine yerleşmişti. Kente giden yol üzerinde çapı yaklaşık iki feet, yüksekliği de dört feet olan bazı taştan yontma kitabeli kaideler de bulunmakta. Burası muhtemelen daha sonra Claudianopolis adını alan antik Bithynium kenti olabilir. Antinous’un doğum yeri olan bu antik kent daha sonra üçüncü adı olan Antiniopolis ile Roma menzillerinde geçen kenttir. Denize döküldüğü noktanın yakınında Heraclea kentinin olduğu eski Elatas nehri olduğunu tahmin ettiğim oldukça geniş bir akarsu vadi boyunca kuzey-batıya doğru akıyor. Ayın beşinde on sekiz mil yol aldık ve ağırlıkla meşe ve gürgenden oluşan hoş bir ormandan geçtik. Bölgede neredeyse hiç yaşayan yoktu, derin bir yatağı olan Melensu [metinde Lansu] dedikleri, antik Hippius olduğunu tahmin ettiğim bir nehri geçtik.

Kitabında yolu üzerinde olan Marmara Ereğlisinden oldukça fazla söz eden Pococke’nin Karadeniz Ereğli konusunda yazdıkları ne yazık ki bundan ibarettir.

Ancak kitabını incelerken yöre tarihimiz açısından çok ilginç bir noktayı saptadık.

Bölgemizde kömürün bulunuşundan sonra gelişen ve daha sonra vilayetimiz olan Zonguldak’ın adının kaynağı olarak bugüne dek antik kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmadığı, bölgenin sazlık ve bataklık olmasından kaynaklı “Zungalık” adından ya da Necdet Sakaoğlu’nun Amasra’nın 3000 Senesi adlı çalışmasında belirtildiği gibi, çevrenin oldukça engebeli ve sık ağaçlık oluşu nedeniyle buralara Jungle (Cangıl) adını verdikleri, buna yerli halkın orman manasında kullandıkları dav-dağ kelimesi de eklenince zaman içinde Zonguldak ismine dönüştüğü şeklinde açıklamalar getirilmiştir.

Oysa, Pococke’nin 1745 yılında yayımlanan kitabının eki olan Küçük Asya haritasında, “Zinkildaik” adı bugünkü Zonguldak konumuna çok yakın bir noktada “Pysilium” adının yanında geçmekte.

İncelediğimiz dönem haritalarında Psyllio, Psyllium , Psillyum adları bu bölgede işaretli olarak gösterilir ancak Zonguldak adına benzer bir ifadeye ilk defa bu haritada rastladık.

Antik dönem bölge ve yer isimlerine ait kaynaklarda Psylla ya da Psyllium, “Heraclea’dan çok uzak olmayan, Bitinya’da bir kent” olarak tanımlanır.

Haritada daha başka ilginç ayrıntılara da rastlanır.

Cromna antik kentinin Tzakrez (Çakraz) olarak belirtilmesi, Ghelimli (Kilimli), Kabasakal Deresi bunlardan birkaçıdır.

Bugüne kadar, döneme ait incelediğimiz onlarca haritada bu ayrıntılara rastlayabilmiş değildik. Aynı şekilde, yakın dönemde bölgemizi haritalandıran ya da ayrıntılı bir şekilde gezen Seyyahların eserlerinde de Zonguldak hakkında bir açıklamanın olmadığını biliyorduk.

Değerli tarih araştırmacısı Nihat Yasa, ünlü bir Fransız coğrafyacısının haritasında bizim atladığımız ayrıntıyı yakaladı. 1794 İngiltere baskısı, d’Anville’in (4) haritasına dayandığı belirtilen bir haritada da, Zenkylmendaik yazımıyla gene benzer bir isim geçer. Aynı haritada, dizimizin 3. bölümünde, 2016 Temmuzunda incelediğimiz de Peyssonnel’in eserinde de geçen Çavuşağzı, aynı yazımla, Tchaoutché-aghizi olarak Ereğli’nin çok yakınında gösteriliyor.

60 yıl sonrasına ait, Fransız Coğrafyacı F. A. Garnier’ye ait bir başka haritada da Zonguldak Soungouldaik adıyla yer almaktadır. 1860 yılında Paris’te Tournon Caddesi 6 numarada Jules Rénouard tarafından basıldığı belirtilen Asie Mineure. Turquie d’Asie. Syrie, Liban. Région de Caucase [Küçük Asya. Asya Türkiye’si. Suriye, Lübnan. Kafkas Bölgesi] Haritasıdır, bu.

Tüm bu bulgular, Zonguldak isminin kömürün bulunuşundan sonra Fransızlar tarafından türetilmiş bir sözcük olmadığını, 18. yüzyıldan itibaren, bu bölgede bu isimle adlandırılan bir bölge ya da yerleşim olduğunu kanıtlıyor. Fransız sermayesinin Kömür Havzasına girişi, sözünü ettiğimiz haritanın tarihi olan 1860 yılından daha sonradır.

DİPNOTLAR.............................................

(1) A Description of the East and Some other Countries Vol. II Part 2: Observations on the islands of the Archipelago, Asia Minor, Thrace, Greece, and some other parts of Europe – Richard Pococke –Londra, 1745. Sayfa: 93-94.

(2) Mithridates Ctistes – M.Ö. 281-266 yılları arasında hüküm sürmüş Pontus Kralı.

(3) A. G. E. Sayfa: 94.

(4) Jean-Baptiste Bourguignon d’Anville 1697-1872 yılları arasında yaşamış ünlü Fransız coğrafyacı ve haritacıdır. 1718 yılında Kıraliyet Coğrafyacısı olmuş ve çizimini yaptığı 211 harita döneminin en iyileri olarak kabul edilmiştir. 1737’de bir Büyük Atlas yayımlamış, Tarih Atlasları, coğrafya ve meteoroloji üzerine yayınlar yapmıştır. 1754’de Kitabeler ve Edebiyat Akademisi, 1773’e Bilimler Akademisi üyesi olmuş, Fransız aydınlarının o dönemde Diderot öncülüğünde yayımladıkları ve aydınlanmanın ilk başyapıtlarından sayılan ünlü Ansiklopedi’ye katkıda bulunmuştur.

 
Gösterim : 6155
YORUMLAR
Web sitemiz 04.03.2012 tarihinden itibaren;
Toplam: 22755391, Bugün: 1520 kez ziyaret edilmiştir.