Kayıt Tarihi: 29 Ağustos 2013 Perşembe 15:21
İŞ ve ÜCRET

İnsan, çok şeylere muhtaç olarak yaratılmıştır. Yemeye,içmeye, giyime, eve-barka vs. Diyebiliriz ki, Dünya'da ,hatta Kâinatta olan her şeye; Güneş'e, yıldızlara, Ay'a,denize, toprağa, ekmeğe, suya, çeşit çeşit meyvelere, türlü türlü elbiselere , hele hele, her an havayı teneffüs etmeye, hatta dağa , taşa, yağmura, kara, velhasıl pek çok şeylere muhtaçdır. İşin en düşündürücü yönü ise,bu ihtiyaçlarının hiç birini, insan kendi gücü ile elde edemeyişidir. İnsan yoktan bir şey yapamaz, ancak önüne konulanları ihtiyacına göre iradesi ile seçer, alır, teneffüs eder, yer, içer, ısınır. HAVA YARATILMASAYDI NASIL TENEFFÜS EDECEKTİ, GÜNEŞ OLMASAYDI NASIL ISINACAKTI ?

ONUN, YANİ İNSANIN BÜTÜN BU İHTİYAÇLARI, BİR RAHMAN-U-RAHÎM TARAFINDAN ACZİ SONSUZ OLAN İNSANA KÂİNAT SOFRASI OLARAK TAKDİM EDİLMİŞTİR. İNSAN VE YARATILANLAR HEPSİ, NETİCE OLARAK,HER ŞEYİN SAHİBİ ALLAH'A MUHTAÇTIR.

Bahçıvanın ağaç dikişinde bir maksadı olduğu gibi, çiftçinin de ekin ekişinde elbette bir gayesi vardır ALLAH DA, MUHAKKAK BU ÂLEMİ PEK ÇOK MAKSATLAR İÇİN YARATMIŞTIR.

Bahçıvanın maksadı meyve almak olduğu gibi, çiftçinin gayesi de mahsül almaktır.

ALLAHÜ TEÂLÂ ÂLEMİ YARATTI, YARATTIKLARIYLA KENDİNİ YARATTIKLARINA TANITTI. VARLIKLAR İÇİNDE ALLAH'I EN MÜKEMMEL TANIMA İSTİDADINI, KABİLİYETİNİ, ALLAH, İNSANIN MAHİYETİNE YERLEŞTİRDİ. İNSAN BU FITRÎ HALİNİ DEVAM ETTİRDİKCE, ALLAH'I, BÜTÜN SIFAT, ESMA, FİİL VE ŞUUNATI İLE TANIR,EN MÜKEMMEL ŞEKLİYLE KULLUK VAZİFESİNİ İFA EDER.

İnsanın kulluk vazifesini yapabilmesi için, kendisine pek çok maddî ve manevî duyular, duygular verilmiştir; el,ayak,göz,kulak, akıl, kalb,r uh, vicdan v.s, gibi.

İnsan arzu,istek ve maksatlarını ya sözleri ya yaptıkları işlerle ortaya koyar. Sözlerinin veya yaptıkları işlerin neticesinde hak ettiği karşılığı alır.Sözünü ne kadar güzel söylerse, işini ne kadar mükemmel yaparsa o nispette beğenilir, takdir edilir.

Söz olsun,iş olsun,her şeyden önce samimiyet şarttır.Laf olsun diye söylenilen sözler,gösteriş için yapılan işler makbül değildir.

SÖZ İLE İŞ ARASINDA SIKI BİR ALAKA VARDIR.MESELA,ARKADAŞINIZA SÖZ VERDİNİZ;

YARIN SAAT ÜÇTE BELEDİYE PARKINDA BULŞALIM,DEDİNİZ.AMMA SÖZÜNÜZDE DURMADINIZ. BOŞU BOŞUNA ARKADAŞINIZI BEKLETTİNİZ. ZATEN İŞİN BAŞINDA İÇİNİZDE

SÖZÜNÜZDE DURMA DİYE BİR NİYETİNİNİZ YOKTU.KARŞIMIZA = NİYET = DİYE BİR MEFHUM ÇIKIYOR. MUHAMMED (S.A.V.): ( AMELLER NİYETE GÖREDİR.) BUYURUYOR.

NİYETİN MAHALLİ, MEKANI, YERİ KALBDİR. İŞLER, AMELLER, SÖZLER, KONUŞMALAR KALBDEKİ NİYETE GÖRE KIYMET, DEĞER KAZANIR, ONA GÖRE KARŞILIK GÖRÜR.

BİR İNSANIN AĞRI DAĞI KADAR ALTINI OLSA, GÖSTERİŞ İÇİN, BANA CÖMERT DESİNLER, İNSANLAR BENİ BEĞENSİNLER, TAKDİR ETSİNLER DİYE TÜMÜNÜ HARCASA, MESELA BÜYÜK, MUAZZAM BİR CAMİ YAPTIRSA, SEVAP YERİNE PEK BÜYÜK BİR GÜNAH KAZANMIŞ OLUR. BİR MUHTACA, SADECE ALLAH RIZASI İÇİN YAPILAN YARDIM, ALLAH'IN KATINDA ÇOK BÜYÜKTÜR, SEVABI PEK FAZLADIR.KALBDEKİ NİYETİN MAHİYETİNİ, ANCAK ALLAH BİLİR. BİZ İNSANLAR, İŞE BAKARIZ, DIŞA TEZAHÜR EDEN HALLER, İŞLER, GÖRÜNTÜLERE GÖRE HÜKMEDERİZ.

İnsanlar, çok çekici, çok parlak sözler söyleyerek, dinleyenleri cezbedebilirler, fakat mühim olan iştir; ( AYİNESİ İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ. ) Bazı kimseler kendilerinin avukatlığına soyunarak, kendilerini öyle medh-ü- sena ederler ki,üzelerine en ufak bir kusur tozu bile kondumazlar. Kendisine göre, DÜNYA'DA ONUN KADAR TEMİZ KALBLİ İNSAN YOKTUR. Bunun yanında başkalarını hep kusurlu görür,devamlı kusur,hata,yanlışlar arayarak tenkid eder,tahkir eder.Müslümanın müslümanlığı,namaz kılanın namazını,oruc tutanın orucunu,zekât verenin zekâtını,hacca gidenin haccını beğenmez, her ne kadar o bunları yapmıyorsa da,onlardan, yani ibadetini yapanlardan, haramlardan kaçınanlardan çok daha iyi müslüman olduğunu, allandıra- ballandıra anlatırda anlatır. Başkalarını samimiyetsizlikle itham eder. Taki kendisini temize çıkarsın.

Aslında insanoğlu bir muammadır.Adeta çözülmesi mümkün olmayan bir deklemdir. AMMA BİR GÜN BU DEKLEM ÇÖZÜLECEKTİR, HEM DE EN DERİN İNCLİKLERİNE VARILANCAYA KADAR ÇÖZÜLECEKTİR.

DÜNYA HAYATINDA YAPTIKLARI, SÖYLEDİKLERİ, BAKIŞLARI, İŞİTTİKLERİ, ALDIKLARI,VERDİKLERİ, YEDİKLERİ, İÇTİKLERİ, DOKUNDUKLARI, GİTMELERİ, GELMELERİ, EVET HER ŞEYİ, KUR'AN'IN İFADESİ İLE KÜÇÜK-BÜYÜK HER ŞEYİ, AMEL DEFTERİ OLARAK ÖNÜNE AÇILACAK, TARİHCEYİ HAYATINI BİRBİR OKUYACAK. HİÇ BİR ŞEYİ ÖRTBAS ETMESİ MÜMKÜN OLMAYACAK. ÖMRÜ BOYUNCA KALBİNDE OLANLAR, BEYNİNDE DOLAŞAN DÜŞÜNCELER GÜNDÜZ AYDINLIĞINDA ORTAYA ÇIKACAK EY İNSSAN ! MADEM SENİ BÖYLE BİR GELECEK BEKLİYOR, AKLINI BAŞINA AL. HER GELECEK YAKINDIR. MUHAKEMEYE ÇEKİLMEDEN ÖNCE, KENDİNİ ÇETİN BİR ŞEKİLDE SORGULA. BU DÜNYADA KİMSE KALMADI, SEN DE, BEN DE KALMAYACACAĞIZ. BU DÜNYA HEPİMİZ İÇİN BİR MÜSAFİRHANEDİR. MÜSAFİRHANE SAHİBİ, BİZİ ZORLU BİR İMTİHANA, SINAVA TABİTUTMAK İÇİN BURAYA GÖNDERDİ. İMTİHAN SONA ERİNCE HUZURU KİBRİYASINA ALACAK VE : ( KULUM BENİM İÇİN NE YAPTIN ? GENÇLİĞİ NEREDE YIPRATTIN, ÖMRÜNÜ NEREDE TÜKETTİN, NERELERDE NASIL KAZANDIN, NERELERE NASIL SARFEDDİN, HARCADIN ?) DİYE SORACAK.

EVET, ORASI SON DURAK. ORASI YAPILAN İŞLERE GÖRE ÜCRET ALMA, KARŞILIK ALMA DERGÂHIDIR. BÜTÜN SIKINTILARDAN KURTULMANIN VE EBEDÎ, BÜYÜK MÜKAFATA ERMENİN YEGANE TEK BİR ÇARESİ VARDIR, O DA, ALLAH’IN KELÂMI KUR'AN-I KERİM'İN TARİF ETTİĞİ, MUHAMMED MUSTAFÂNIN (S.A.V.) GÖSTERDİĞİ NURANÎ CADDE-İ- KÜBRADA, HİÇ SAPMADAN YÜRÜMEKTİR.

BİZLER ELHAMDÜLİLLAH, İMANLIYIZ, AKILLIYIZ, BİZE YARAŞAN KULLUĞUMUZU İDRAK EDEREK, KUR'AN YOLUNDA GİDEREK, ALLAH’IN RIZASINI KAZANMAK VE EBEDÎ SAADETE ERMEKTİR. EBEDÎ SAADET DİLEKLERİMLE, HOŞCA KALIN.

 
Gösterim : 2216
YORUMLAR
Web sitemiz 04.03.2012 tarihinden itibaren;
Toplam: 21635278, Bugün: 4786 kez ziyaret edilmiştir.