Kayıt Tarihi: 3 Aralık 2025 Çarşamba 21:15
BANA ÇIKMAZ DEMEYİN: Gıda Terörünün Piyangosu Kime Vuracak?
Ortalık, böcek ilacı zehirlenmeleri ve "gıda terörü" diyebileceğimiz sağlıksız, hijyen kurallarına uyulmadan üretim yapan işletmelerden gelen yürek burkan haberlerle çalkalanırken, bu defa piyango bizzat bana vurdu. Yaşadığım bu şok edici deneyim, ne kadar umarsızca bir risk altında yaşadığımızın en somut göstergesidir.

Kahvaltı Masasında Gelen Şok: Küflü Peynir!

Haftanın ilk günleri, peş peşe gelen iki tatsız olayla başladı. İlk olarak, sabah kahvaltısı için gittiğim ve her zaman tercih ettiğim üründeki tuhaf ve ağır yağ kokusu nedeniyle iştahım kaçtı. Ertesi gün, aynı ihtiyacı başka bir yerde gidermeye çalışırken ise durum daha da vahimleşti: Paketli kaşar peynirinin sonlarına doğru fark ettiğim küflenme ile adeta şoke oldum.

Simitin bir kısmını yemiş ve paketli kaşar peynirinin de büyük bir bölümünü tüketmişken karşılaştığım bu görüntü, sadece mide bulandırıcı değil, aynı zamanda ciddi bir zehirlenme tehdidiydi.

"Bir Şey Olmaz!" Savunması ve Delil Peşinde Koşmak

Olayın vahametini, kasadaki görevliye gösterdiğim an, durumun kişisel bir sorundan öte, sistemsel bir soruna dönüştüğünü anladım. "Ne olacak şimdi ya zehirlenirsem?" soruma, elemanın kayıtsız tavrı ve "Bizimle alakası yok, bunlar günlük geliyor, bir şey olmaz" şeklindeki sözde sakinleştirme çabası sinirlerimi zıplattı.

Esas şok edici olan, küflü peyniri ve paketini alıp çıkarken, görevlinin ürünü benden geri almaya çalışmasıydı. "Bunu firmaya ileteceğiz" bahanesini kabul etmeyip, "Buraya zabıtaları yığdırma bana" diyerek peyniri yanıma aldım. Zira, olası bir zehirlenme durumunda, en azından neden zehirlendiğimize dair bir delilimiz olmalıydı. Akabinde ofise gelip kusabildiğim kadarı ile kustum…

Çözüm: Anlık Değil, Sürekli ve Caydırıcı Denetim

Bu olaylar zinciri, her an, her dakika piyangonun kime çıkacağını bilmeden, sosyal yaşantımızın içinde zehirlenme sırasını bekleyen bireyler olarak ne kadar da umarsızca yaşadığımızın bir göstergesi. Gıda sektöründeki bu sorumsuz ve hijyenden uzak tutumlar, insan yaşamına karşı gösterilen büyük bir saygısızlıktır.

Olaylar ardından ivmesini anlık arttıran, kısa süreli ve reaktif denetimlerin çözüm olmadığını hepimiz biliyoruz. Asıl çözüm, denetimlerin 12 ay, 24 saat, her an yapılıyor olduğunu bilmekten geçer. Bu, sadece tüketiciler olarak bizlere gönül rahatlığı sağlamakla kalmayacak; aynı zamanda gıda sektöründeki tüm işletmeleri insan yaşamına daha saygılı, sürekli ve temkinli bir tutum sergilemeye mecbur edecektir.

Gıda terörüne karşı savaşta, reaktif değil, proaktif olmalıyız. Yetkilileri, bu konuda sadece gündeme tepki vermek yerine, sürekli ve caydırıcı denetim mekanizmalarını kalıcı olarak kurmaya davet ediyorum.

 
Gösterim : 53
YORUMLAR
Web sitemiz 04.03.2012 tarihinden itibaren;
Toplam: 23487544, Bugün: 2559 kez ziyaret edilmiştir.