Kayıt Tarihi: 27 Kasım 2018 Salı 18:24
Şehrin Duayen İsmi Dr. Mustafa Naci YALÇINKAYA’dan Şehri Yönetmeye Talip Olacaklara Öneriler… “Her ne iş yapıyor olursak olalım mutlaka o işin bir FELSEFESİ olmalıdır”
Şehrin Duayen İsmi Kdz. Ereğli TSO Yüksek İstişare Kurulu üyesi , Dr. Mustafa Naci YALÇINKAYA yaklaşan yerel seçimler öncesi bilgi ve tecrübelerini kenti yönetmeye talip aday adaylarının önüne çıkardı.

“Her ne iş yapıyor olursak olalım mutlaka o işin bir FELSEFESİ olmalıdır” diyen YALÇINKAYA, aday adaylarına bir dizi açıklama ile önerilerde bulundu. İşte YALÇINKAYA’nın o açıklaması;

“Günlük en basit bir fiilden ülke ve dünya yönetimine kadar her iş için geçerlidir. Basit bir örnekleme yapalım. Her gün hepimizin birçok kere yaptığı bir fiil “Çay içmek”. Çay içmenin felsefesi mi olur. Tabi ki olur. Hazırlanışından çeşidine kadar. İçildiği mekandan kiminle beraber olunduğuna kadar değişkenler içerir. Evimizde içitiğimiz çay ile Çınaraltında, kafelerde, 5 yıldızlı otel lobilerinde, çarşı içindeki esnaf çay ocaklarında içtiğimiz çayın esas maddesi hep aynıdır. Ama içildiği yere zamana göre fiyatı da farklı, ortamı da farklı, amacı da farklı. Kahvaltıda karın doyurmak için içtiğimiz bir çay bir dost ortamında sevgiye dönüşür, ofislerde ise ticaretin alt yapısının harcı olur.

Şehri yönetmeninde bir felsefesi olur. Misyon ve vizyon tanımları bunu tam olarak karşılamıyor. Lakin günümüzde bu terimler de çok kullanılıyor. Şehrimizin ihtiyacı olan yönetim felsefesi ile yönetime aday olanların felsefesinin ne kadar örtüştüğü seçim sonucunu belirleyecek. Olması gereken ise;

*Yönetim anlayışı olarak şehirde yaşayan 120.000 insanı kendi aile bireyi olarak görmekle başlar. Her bir ferdin mutlu huzurlu ve geleceğe güvenle bakan biri olmasını sağlamalıdır.

*Bunu yapabilmek için BAŞKAN ve MECLİS’in uyum içinde olması gerek. 31 Mart akşamına kadar parti mensubiyeti ile hareket eden bir aday seçildiği an tüm şehrin başkanı olmalı. Meclis üyeleri de şehrin 5 yılını ve gelecek yıllarını planlayabilme yeterliliğine sahip olmalı. Tabi ki parti farkı gözetmeden.

* GÜÇLÜ BAŞKAN-GÜÇLÜ MECLİS oluşturmak asıl hedef olmalıdır. Ne sadece başkanın isteklerini yerine getiren bir meclis ne de başkana iş yaptırmamak için uğraşan bir meclis. İkisinin de acısını uzun yıllar yaşadık. Artık bu duruma son vermek gerekir. Bunun için fedakarlık yapılması gerekiyorsa hiç kimse bundan kaçınmamalı. Tıpkı en son yapılan T.S.O. seçimleri gibi. Tek adam yönetimine son verilip ORTAK AKLIN üretilebileceği bir yönetim tarzına geçilmiş olması gibi.

*Başkan adayının;

*Çağın gerektirdiği vizyona sahip,

*Geleceği planlayacak, yaşadığı ortamı iyi analiz edebilecek ve kurumsal aklı iyi değerlendirecek bir ekibi oluşturabilmeli.

*İnsanı da parayı da zamanı da yönetebilme kabiliyeti olmalı.

*Her düşüncenin konuşulup tartışıldığı ortamların alt yapısını oluşturmalı.

*Sosyal barışı sağlayıp kurumlar arası iş birliğini en üst seviyeye çıkaracak.

*Başta merkezi yönetim olmak üzere , siyasi partiler, ,meslek odaları, sendikalar, vakıflar dernekler kanaat önderleri gibi şehrin tüm dinamikleri ile iyi iletişim kurabilmelidir.

Meclis üyeleri ise;

*Başkan ile beraber yürüyebilecek,

*Şehri iyi tanıyan bu günü ve geleceği için dertlenen

*Kadın ve gençlerin temsilcilerin hak ettiği oranda olması

*Engellilerin mutlaka temsil edildiği,

*Sosyolojiyi iyi bilen ,

*Başta şehir planlaması olmak üzere geleceği de planlama kapasitesi olan,

*Dikey mimariden yatay mimariye geçişin ne demek olduğunu kavramış,

*Şehre aidiyet duygusunu sağlayabilecek sosyo-kültürel projeler üretebilen yetkinliğe sahip olmalıdır.

Başarı;bu özellikler ve daha fazlasına sahip BAŞKAN ve MECLİS ÜYELERİNDEN oluşacak bir yönetim ile olur.

 
Gösterim : 2720
YORUMLAR
Web sitemiz 04.03.2012 tarihinden itibaren;
Toplam: 21646098, Bugün: 1424 kez ziyaret edilmiştir.