Kayıt Tarihi: 7 Ocak 2017 Cumartesi 17:45
Seyahatnamelerde Ereğli
1961 yılının 6. Ayının 16'sında Eregli'de iki kuşaktır eczacı bir ailenin ikinci oğlu olarak dünyaya geldim.Turgut Reis Ilkokulu'nun ardından Galatasaray Lisesi'ni 1980'de bitirdim..On yaşlarından beridir kokusunda büyüdüğüm Memleket Eczanesi beni eczacı yaptı.Askerlik görevini yerine getirdiğim 1986-87 Çanakkale Deniz Hastanesi dönemi dışında dedemin eczanesinde babamla birlikte çalıştık.Halen üçüncü kuşak olarak dede yadigârı Memleket Eczanesi'ni sürdürmeye çalışırken 2004'ten bugüne Ecz. Sabit Duran'ın Ereğli Tarihi'ni yayınlamak üzerine başladığım çalışmalar beni bir yerel tarih tutkunu haline getirdi.Geçen yılsonu yayımlanan "Kastamonu ve Bolu Salnamelerinde Ereğli" adlı bir kitabım var..
Félix Marie Charles Texier.

Anadolu’nun arkeolojik değerlerinin ilk yaygın araştırmasını yapmış ve Hitit başkenti Hattuşaş’ı da keşfetmiş olan Charles Texier 1802-1871 tarihleri arasında yaşamış ünlü bir Fransız mimar, arkeolog ve gezgindir.

Paris Güzel Sanatlar Yüksek Okulunu bitirmiş; Fransız Bilimler Akademisi ve Paris Arkeoloji Enstitüsü üyelikleri yapmış olan Texier, Bayındırlık İşleri Müfettişliği görevi esnasında Fransız Hükümeti tarafından Anadolu'ya gönderilmiştir. İlki 1833 ve ikincisi 1843 yılında olmak üzere Anadolu'da yıllarca süren seyahat ve incelemeleri sırasında Türkiye'nin çok büyük bir kısmını baştanbaşa gezip dolaşmış, kazılar yapmış, araştırmalarda bulunmuş ve bütün bu çalışmalarının sonuçlarını yayınlamıştır.

Texier’nin Küçük Asya (1) adlı bu eseri Cumhuriyetin ilk yılında Ali Suat Bey tarafından Türkçeye kazandırılmış (2) ve Cumhuriyet aydınında Anadolu’nun eski uygarlıkları hakkında bilincin gelişmesine büyük etkisi olmuş bir eserdir.

Texier, Anadolu gezileri sırasında Ereğli’ye gelmemiş, ancak okuduğu antik döneme ilişkin kitaplardan kentin ve yörenin tarihini ayrıntılı olarak aktarmıştır kitabında. Eser, Anadolu’yu antik bölgelere ayırarak inceler. Ereğli, Bitinya yöresinin antik tarihinde çok önemli rol oynamış bir kent olarak, bu bölge anlatımında da sıkça konu edilir, ancak ilginçtir ki Texier, eserinin 1. cildinde Bitinya’nın sınırlarını anlatırken Filyos’u bölgenin doğu sınırı olarak belirlemiş olmasına karşın, Ereğli’ye 3. Ciltte “Armeniya-Pont-Paflagonya” başlıklı Sekizinci Kitapta ve Paflagonya başlığı altında yer verir.

Kitaptaki anlatım aşağıdaki gibidir(3):

Megara(4) kolonisi Herakle, Mariyandinlerin(5) ülkesine aitti; Acheron yarımadasının üzerinde, Lycus(6) nehrinden iki buçuk mil mesafede kurulmuştu, bu civarda gösterilen bir mağara, Herkül'ün Kerberos adındaki köpeği çıkarmak için cehenneme indiği yerdi. Buranın halkı, şehirlerinin bir kâhinin emriyle kurulmuş olduğuna inanırlar ve onu Argos Herkül'ünün bir hediyesi olarak görürlerdi. Bu tanrı aynı zamanda büyük saygı görürdü; Cotta(7) burayı ele geçirdiği zaman, agorada özel işaretleri hep altından yapılmış bir Herkül heykeli bulmuştu.

Herakle, avantajlı durumu sayesinde bölgenin ana kentlerinden biri haline geldi. Yunan kolonicileri Mariyandinleri köle haline soktular; sınırların dışında olmamak şartıyla, onları satmak hakları da vardı. Herakle, bir süre kendi özel kanunlarıyla yönetildi; sonradan arazisinin paylaştırılması meselesinden dolayı çıkan bir isyanın ertesinde, şehir Klearkos(8) adındaki bir vatandaşını çağırarak işi ona bırakmış ve o da sorunu ele alarak halkın da desteğiyle Herakle’nin despot yöneticisi haline gelip on iki yıl yönetimde bulunmuştu. Burada despot yönetim, altmış yılı aşkın devam etti. Bu diktatörler içinde, kraliçe Amastris ile evlenen Denys vardır; kraliçenin Lizimak’la olan yakınlığı, İskender'in haleflerine bu eski cumhuriyetin işlerine karışma fırsatını verdi. Herakle halkı bu entrikaları önlemek için, Pont kralı Mithridat ve Bizans ile Kalkedon cumhuriyetleriyle ittifak yaptılar. Romalılar Asya’ya geldiklerinde, Herakle kenti, bunlarla kopyası Jüpiter Capitolin tapınağına konulmuş olan bir antlaşma imzalamıştı.

Bununla beraber Mithridate aleyhine olan savaşta tarafsız kalması, hakkında kötü oldu; bu prensin emrine gizlice gemiler vermişti; Pont kralının yenilgisinden sonra Lucullus, kumandanı Cotta'ya bu şehrin kuşatılmasını emretti. Ele geçirildikten sonra memleket yakılarak kül haline getirildi. Şehrin Romalılara geçmesiyle surları yeniden yapıldı ve arazisine Romalı göçmenler yerleştirildi.

Antoine, bu şehri Galat kabile şefi Adiatoriks'e vermiş ise de onda uzun süre kalamayarak Pont eyaletine katıldı.

Acherusia mağarası Boré tarafından, kuzeye doğru bahçeler içinde tekrar bulunmuştur; burada, bir su kemeriyle sonradan kiliseye dönüştürülmüş iki tapınağın harabeleri vardır. Mağara, eteğinde kaplumbağları barındıran bir derenin aktığı kayalık bir tepenin yamacına açılır. Burada, yıllardır girilmeyen mağaranın ağzını çalılarla örtülmüş olarak bulmuştur. Eskilerin rivayetine göre Acherusia mağarasının derinliği, iki yüz elli adımdan fazlaydı. (Ksenofon, Anabazis, I. VI, 574-575.)

Texier’nin aktarım yaptığı Anabazis, M.Ö. 430-355 tarihlerinde yaşamış Yunan filozof, yazar, tarihçi ve asker, Sokrates'in öğrencisi olan Ksenofon’un eseridir. Pers satrabı (valisi) Kyros'un kardeşi Artakserkses'e karşı giriştiği mücadelede hayatını kaybetmesi sonucu başsız kalmış, bilinmedik diyarlarda yolunu kaybetmiş Onbinler ordusunun zorlu dönüş yolculuğunda başından geçen olayların en ince ayrıntısına kadar anlatıldığı eser, M.Ö. 400 yılları Anadolu'sunun tarihi coğrafyası, gelenekleri, yerel halkları ve bunların yaşam koşulları hakkında önemli bilgiler verir. Tahsin Aygün, Karadeniz Ereğlisi Tarihi’nde eserdeki Ereğli bölümünü şöyle aktarır(9):

“Burası bir Yunan şehri ve Megara’nın Mariandyn memleketindeki kolonisi idi. 2-Gemiler Acherusias yarımadası önünde demirledi. Herakles burada cehennem köpeği Zeberus’u yakalamağa inmiş. Bunun delili olarak iki stadiyondan fazla derinlikte bir mağara gösterirler. 3-Burada Herakleia’lılar, Yunanlı’lara dostluk hediyesi olarak 3000 kilo arpa unu, 2000 ölçek şarap, 20 öküz ve 100 koyun gönderdiler. Greklerin talepleri : 4-Askerler bir içtima (toplantı) akdederek Pontus’tan öteye seyahatı karadan mı yoksa denizden mi yapmanın muvafık (uygun) olacağını müşavere ettiler(görüştüler). Bu arada Achee’li Lykon ayağa kalktı ve dedi ki : “Arkadaşlar! Kumandanların bizim için erzak parası teminine çalışmalarına ne kadar şaşsam yeridir. Çünkü gönderilen dostluk hediyeleri en nihayet üç gün idare ediyor. Buralarda seyahatimiz için erzak tedarik edeceğimiz bir yer de yok. 5-Benim fikrimce Heraklealı’lardan 3000 Kyzikus staterin’den aşağı olmamak üzere para istemeliyiz.” Bir diğeri de: “Hayır, dedi. Bir aylık olarak 10000 Kyzikus stateri istemek lazımdır. Şimdi böyle toplu halde iken hemen murahhaslar intihap etmeli (temsilciler seçmeli) ve şehre göndermeliyiz. Ve verecekleri cevaba göre tedbir almalıyız.” 6-Bunun üzerine evvela Başkumandan olduğu için, Chirisophus’u seçtiler. Bazıları da Xenophon’u öne sürdüler. Fakat bunlar bu teklifi katiyetle reddettiler. Çünkü her ikisi de dost ve Yunanlı bir şehri gönül rızası ile vermedikleri bir şey için icbarın (zorlamanın) doğru olmadığı fikrinde idiler. 7-Chirisophus ile Xenophon’un bu işe arzuları olup olmadığını görünce askerler Achaja’lı Lykon, Parrhasia’lı Kallimachus ve Stymphalus’lu Agasiyas’ı intihap ettiler. Bunlar gidip bu kararı tebliğ ettiler. Hatta söylendiğine göre Lykon tehditte bile bulunmuş. 8-Heraklealı’lar bu haberi alınca bu hususta düşünecekleri mukabelesinde bulundular. Ve hemen etraftaki bütün mallarını şehre soktular, pazarı da şehre aldılar, kapılar kapandı, surların üzerinde de müsellah (silahlı) adamlar göründü.”

Bunun üzerine Onbinler Heraklea’yı terk ederek üç ordu halinde denizden ve karadan yollarına devam ettiler.

Texier, kitabındaki Ereğli anlatımını şu paragraf ile bitirir:

Modern Ereğli kenti, eski Herakle'nin yerini işgal eder. Sakinleri gemi taşımacılığı ve deri tabaklama ile uğraşırlar. Sokaklarında eski mimarı eserlerden birçok enkaz parçalarına rastlanırsa da ayakta kalmış hiçbir eser yoktur.

Texier’nin Küçük Asya’sının Latin harfleriyle basımı, Türkçede ilk yayınından yetmiş sekiz yıl sonra yapılabilmiştir(10). Anadolu uygarlıkları ve antik dönem tarihine meraklı herkesin kitaplığında bulunması gerekli bir eser olduğunu belirtmek isterim.

..............................................................................................

DİPNOTLAR: (1) Asie Mineure, Déscription géographique, historique et archéologique des provinces et des villes de la chersonnèse d’Asie – Charles Texier - Librarie de Firmin Didot Frères, Fils et Cie. – Paris, 1862.

(2) Küçük Asya - Charles Texier – çev. Ali Suat - I. c. 395 s., 15 gravür (1339); II. c. 487+7 s., 14 gravür (1339); III. c 289+31+2 s., 34 gravür, 5 levha (1340) [Matbaa-i Âmire].

(3) Asie Mineure, Déscription géographique, historique et archéologique des provinces et des villes de la chersonnèse d’Asie – Charles Texier – Paris, 1862 s. : 623-624

(4) Megara, Yunanistan’ın Ege kıyısında antik dönemde kurulu bir kent. Herakleia’ya göç eden sakinleri, bu bölgeyi M.Ö. 6. yüzyıldan itibaren kolonileştirmişlerdir.

(5) Mariyandinler, Ereğli ve çevresinin İyon göçleri öncesindeki sakinleri. Antik kaynaklarda genelikle Trak kökenli oldukları belirtilir.

(6) Lycus günümüzdeki Gülüç ırmağı.

(7) Cotta Herakleia’yı M.Ö. 1. yüzyılda fetheden Romalı General.

(8) Klearkos, bağımsız devlet olduğu dönemin ilk Herakleia Tiranı.

(9) Karadeniz Ereğlisi Tarihi-Tahsin Aygün, Ankara, 1960 S.: 18-21.

(10) Küçük Asya: Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi – Çev.:Ali Suat - Lâtin Harflerine Aktaran: Prof. Dr. Kâzım Yaşar Kopraman - Sadeleştiren: Yard. Doç. Dr. Musa Yıldız - Enformasyon ve Dokümantasyon Hizmetleri Vakfı Yayınları – Ankara, 2002

 
Gösterim : 7054
YORUMLAR
Web sitemiz 04.03.2012 tarihinden itibaren;
Toplam: 21548218, Bugün: 2323 kez ziyaret edilmiştir.